Bugünlerde herkeste başlayan o tatlı telaş ben çocukken daha farklı olurdu. Bayram namazı saat kaçta diye takvimlere veya teletext*e bakmak yerine artık Siri’ye soruyoruz. Çocukluğumda ki bayramı anlatmak isterim, okumak ister misiniz?
Bayram namazı için babamla birlikte evden çıkarken hissettiğim o duygular şimdiki duygularımla kıyasladığımda eskiden daha farklıydı hissi her yıl giderek artıyor. Çocukken, şimdiki halime göre daha az günah işlediğimden midir bilemiyorum.
Şimdi size bu yıl ki bayram namazının saat kaçta olduğundan elbette bahsetmeyeceğim. Çocukken bize anlattıklarında dikkatle ve sabırla dinlediğim eski bayramları bu sefer şimdi ki gençlere kendi gözümden anlatmak istiyorum. Ama ah nerede o eski bayramlar veryansınını yapmayacağım. O bakımdan rahat olabilirsiniz.
Saatler olsun!
80 ve 90’lı yıllarda çocuk olanlar iyi bilirler ki pazar akşamları ve özel günlerin arefesi banyo yapma günleridir. Belli bir yaşa kadar evin büyükleri tarafından yıkanır evin küçükleri. Bu çoğunlukla (hayatta ise) anne olurdu bizim zamanımızda.
Küçükken beni de annem yıkardı. Banyo sonrası adeta tören düzenlenirdi, mis gibi beyaz hacı şakir sabunu kokan evin küçüğü olarak evin büyüklerinin elleri öpülür ve yıllarca anlamlandıramadığım o garip temenni verilirdi; saatler olsun!
Ardından ertesi günü sabah erken kalkılıp bayram namazına gidileceğinden erkenden yatılır ama yatmadan önce bayramlıklar kapı arkasında ki askılığa veya odada ki sandalye arkasına düzgünce, buruşturmadan asılırdı.
Bir an önce sabah olması için erkenden yatılan gecenin ardından sabah olduğunda nedense uyku hep daha ağır basar ve o yataktan kalkmak bir çocuk için ve o zamanlar ki ben için nedense hep çok zor olmuştur.
Şu an o günleri düşündüğümde aklıma gelen ilk koku oturma odasından gelen türk kahvesi kokusu. Babam o zamanlar sabahları işe gitmeden önce kahvaltı etmezdi. Sadece türk kahvesi içerdi evden çıkmadan önce. Bayram sabahları da bu ritüelini devam ettirirdi. Büyüyünce babamla birlikte bayram sabahları bende kahve içmeye başlamıştım ve bu benim için büyüdüğümün ifadesiydi o zamanlar.
Bayram namazına gidiş
En yakın mahalle camisine yürüyerek giderdik. Ama bayramlıkları giymezdik. Çünkü çocukluğumda ramazan bayramları kışa denk gelirdi. Çoğunlukla hava yağışlı olacağından ve bayramlıkların kirlenmemesi ve buruşmaması gerektiğinden farklı temiz kıyafetler giyilirdi. Erkenden camiye gidilerek yer bulunması gerekirdi. Çünkü normal zamanlarda camiye gelmeyenler dahi bayrama ayrı bir özen gösterir ve bayram namazlarına mahallenin yaşayan tüm erkekleri giderlerdi. Şimdilerde neredeyse askerlik çağına kadar gelmiş erkek evlatlarını aman biraz daha uyusun diyerek bayram namazına götürmeyen babalar konusuna hiç girmeyeyim, o mevzu derin çünkü.
Bayram namazında hoca tam namaz öncesi namazın nasıl kılınacağını tekrar tekrar anlatmasına rağmen namaz esnasında tekbirlerde şaşıranlar ve kimi zaman beni de şaşırtanlar mutlaka olurdu, hala daha oluyor.
Mis gibi ekmek kokusu
Cami çıkışı lokum, şeker ve kolonya ikramı yapılır ve kapı önü komşularla ilk bayramlaşmalar yaşanırdı. Ve ben her seferinde bayramını ilk kutladığım kişinin camiye beraber gittiğim babam olmasına özen gösterirdim. Dayımın evi de o zamanlar bize yakın olduğundan dayımda aynı camide bayram namazı kılardı. Cami çıkışı onun da elini öperdim.
Ardından fırından sıcak taze ekmek alınarak eve geçilir ve ablamla annemin hazırlamış olduğu bayram kahvaltısı yapılırdı.
Çocukluğumda bayram sabahı veya bayram namazı denildiğinde aklıma ilk gelenler bunlar.
Önümüzde ki hafta yeniden bir bayram yaşayacağız inşallah. Bu sefer camiye sanırım bacanağım ve kayınpederimle gideceğim. Kahvaltı masasına eşim ve kızımla birlikte hatta kayınvalidem, baldızlar, bacanaklar, yeğenlerle birlikte oturacağız. En azından Hanımımdan ikinci bir emir gelene kadar plan bu şekilde.
Ardından akşamına babamın elini öpmeye gideceğim. Sabah bayram namazı öncesi olmasa da yatsı namazı öncesi türk kahvelerimizi yine birlikte içeceğiz bu bayramda da inşallah.
İlk yorum yapan siz olun