Bu sefer söz sizde; bu müziğin size hissettirdiklerini yorum olarak yazın yayınlayayım…
Bu arada söylemeden edemeyeceğim, umarım bu şarkıya söz yazılarak özgürlüğüne pranga vurulmaz…
Mark Eliyahu hakkında…
Eliyahu, müzisyen bir ailenin çocuğu olarak 1982 yılında Dağıstan’da dünyaya gelir.
“Doğduğum andan itibaren müzikle iç içeydim. Daha 4 yaşındayken ailem beni klasik keman kursuna gönderdi. 12-13 yaşına kadar klasik keman çaldım. Bağlama sesini ilk duyduğumda, yaklaşık 13 yaşındaydım. O anda bu enstrümanı çok sevdim. Keman ve piyanoyu bırakıp bağlama çalışmaya başladım. 16 yaşına geldiğimde ise okulu bırakarak evden ayrıldım. Bağlama eğitimi almak üzere Yunanistan’a gittim. (İrlandalı müzisyen) Ross Daly’den bağlamanın yanı sıra Türk müziği ve tambur öğrenmeye başladım. Kamança sesini de ilk kez orada duydum. Bir sabah uyandığımda CD’de bir müzik vardı ve Habil Aliyev kamança çalıyordu. Duyduğumda tüylerim diken diken oldu. Ailemi hemen aradım ve ‘Burada kemençe sesi duydum. Hemen bir kemençe bulmamız lazım.’ dedim. Babam telefonda bana, büyük dedemin de kamança müzisyeni olduğunu söyledi. O ana kadar ben bunu bilmiyordum.”
Eliyahu, 17 yaşındayken kamança öğrenmek üzere Azerbaycan’a taşınır, o günden itibaren de kamança müzisyeni olduğunu dile getirir.
Müzik tutkusunun çocukken ortaya çıktığını altını çizer, müzik üretmeyi sevdiğini vurgulayarak, “Sanırım 15-16 yaşlarındaydım ilk bestelerimi yaptığımda. Müzik eğitimini tamamladıktan sonra babamla ve farklı müzik gruplarıyla sahne almaya, besteler yapmaya başladım. Bugüne kadar üç albümüm yayınladı. Başka müzisyenlerin albümlerinde de yer aldım. 17-18 yıldır sahnede olduğum için kaç konser verdiğimi ve kaç ülkeye gittiğimi bilmiyorum.” ifadelerini kullanır.
Mark Eliyahu, Türkiye’de verdiği konserler hakkında; “Türkiye’deki konserlerim çok motive edici ve heyecan verici oluyor. Türk dinleyicileri çok seviyorum. Türklerin, yaptığım müziği anladığını düşünüyorum. O duygusal dili anlıyorlar. Müziği anlayabilirsiniz. Duyduğunuz şarkılar size güzel gelebilir ancak Türkiye’deyken, dinleyenlerin notaların ardındaki duyguları da hissettiklerini anlıyorum.” değerlendirmesinde bulunur.
Türk sanatçılar arasında çok sevdiği sanatçılar olduğunu sözlerine ekleyerek, şöyle devam eder: “Arabesk müzikte Orhan Gencebay’ı çok seviyorum. Enstrümantal müzikte Erkan Oğur ve Taksim Trio’yu, klasik müzikte ise tambur sanatçısı Murat Aydemir’i seviyorum. Yani Türkiye’den farklı müzik türlerinden sanatçıları severek dinliyorum. Ben farklı türleri severim. 1970’ler ve 1980’lerden Türkçe şarkıları da dinliyorum. Şarkıcıların isimlerini bilmiyorum ama harika müzikler var.”
Şu an toroslarda yayladayım ve sayfanız denk geldi. Manzara karşısında çok yi geldi bu müzik. teşekkürler
Muhteşem bir müzik. Daha önce duymuş ama adını bilmiyordum. Teşekkürler paylaşım için.