Yeni ve heyecan verici bir kitap gördüğümde, dopamin bağımlılığı olan beynim tam olarak şunları söyler;
- Dikkat çekici kapağı mı var? ✅
- İkna edici bir başlığı mı var? ✅
- Harika eleştiriler mi var? ✅
Sorun şu ki, sayıları çok fazla.
Ve okumak istediğim kitaplara baktığımda, GoodReads okuma listemde onlarca (belki de yüzlerce) kitap var.
Sorun şu ki, sadece günde 24 saatim var.
Yukarıda bahsettiğim şey, sadece birkaç yıl önceki halim. Ve bugün, o zamanlar yetiştiremediğim kitap okuma çılgınlığımdan nasıl kurtulduğumu anlatmaya çalışacağım.
Zaman kıtlığına adapte oldum
Hepimizin günde 24 saati var. Bir saniye bile daha fazla değil.
Her şeyi yetiştirmeye çalışmayı bıraktım, çünkü kendimizi yetişemeyeceğimiz bir koşu bandına koyuyoruz. Zamanınızın sınırlı olduğunu kabul ettim. Ve işin içinden çıktım.
İnsanların gerçeklerden kaçmak istemesi aptalca. Bu nedenle, yaşlanmayı önleyen kremler 41 milyar dolarlık bir pazar haline gelmiş. Ölmek istemiyoruz. Yaşlanmayı kabul etmiyoruz.
Gerçekliği kabul etmek, FOMO’dan ve neden olduğu anksiyeteden kurtulmanın ilk adımıdır.
İşte burada acı gerçek yüzüme şamar gibi çarptı: Her ilginç bulduğunuz kitabı okuyamazsınız.
Şöyle ki; kendinizi bir büfede hayal edin. Her şeyi yiyemezsiniz. Seçim yapmanız gerekir.
Yani bana bir iyilik yapın ve hücum şeklinde okuma fikrini unutun. Hayır hayır, hızlı okuma bir çözüm değil. Sadece kitapları yüzeysel geçmenize yardımcı olur, o kadar. Zaten 30 dakikada her bilgiyi nasıl özümseyeceğimize dair bir yol olsaydı, hepimiz Einstein’lar olurduk.
Peki çözüm nedir? Bunu sorduğunuz için sevindim.
Dikkatinizi birkaç kuruş için satmayı bırakın
Disiplin, hayatta her başarının anahtarıdır.
Yine de, çoğu insan disiplinden hoşlanmaz, çünkü bir tür yoksunluk gerektirir. Harika görünmek istediğimiz için kilo vermek istemeyiz (rahatlıkla yiyeceğimiz şeyleri yiyememek anlamına gelir de ondan).
Ancak düşündüğünüzde, disiplin her şeyden önce kurallarla ilgilidir. Ve kendi kurallarınız yoksa, başkaları size bunları dayatacaktır. Yemek veya yenilmek arasında seçim yapın.
Bu nedenle kitaplara ihtiyacınız olduğunu düşünmekten vazgeçin.
Ve biliyor musunuz? “Dikkatiniz” de para eder.
Bu nedenle büyük teknoloji şirketleri size bir kuruş bile ödemeden milyarlarca dolar kazanıyorlar.
Şimdi zamanınızın değerli olduğunu bildiğinize göre, kitaplar dikkatimizi çekmek için oyunlarını arttırsınlar. Artık güçlü bir konumdasınız ve kitapların yüzde 90’ını reddetme lüksüne sahipsiniz.
Bunu nasıl yaparsınız? Gerçekten değerli olan kitapları seçerek. Peki gerçekten değerli olan kitapları nasıl seçeriz.
2 Altın Kuralım size nasıl olduğunu gösterecektir.
İki altın kural
Öncelikle, okumak istediğiniz kitapların listesini yarı yarıya kırpın.
Bir numaralı kural: Yeni yayınlanan kitapları satın almayın.
İki numaralı kural: Değerli bir kitap olduğu kanıtlanmış olanları okuyun.
Bir kitabın on yıl sonra hala satıldığını görüyorsanız, aslında bu size bir şey söylüyor. Bu kitabın hala değerli olduğunu ve sadece pazarlama hilesi olmadığını gösterir. Öğrenebileceğiniz ve yararlanabileceğiniz temel prensipler aslında işte tam da bu kitaplarda.
Kitapları somut sonuçlara dönüştürmek
Bilgi yükünü yönetmek sadece daha az tüketmekle ilgili değildir. Daha iyi kalitede bilgi tüketmekle ilgilidir.
Tüm bunlar okuduğunuz kitaplar hakkında anlamlı notlar alarak biriktirilir. Çünkü sadece okumak değil, okumalarınızın hayatınızı nasıl etkileyeceğiyle de ilgilidir.
Ancak beynimiz okuduğumuz şeylerin ayrıntılarını hatırlamakta korkunç derece tembel ve başarısız. En azından benim için böyle.
Bu nedenle, birkaç ay önce okuduğunuz 360 sayfalık kitaptan 3 veya 4 büyük fikirden fazlasını hatırlamazsınız.
Bunun çözümü basittir.
Doğru not alma akışına ihtiyacınız var, böylece en iyi bilgileri not alma uygulamanıza özetleyebilirsiniz. Bunun için ben Notion uygulamasını kullanıyorum. Bilenler biliyordur ve bu da başka bir yazının konusu ama bilmiyorsanız lütfen en basitinden bir ajanda tutun.
İlk yorum yapan siz olun