Bullet Journal fikri beni uzun zamandır büyülüyor. Hatta bu metodun geliştiricisinin benden daha genç olan biri olduğunu öğrendiğimde çok şaşırdım. Sanki bu “ilkel görünen” metodun yüzyıllar önce geliştirilmiş olması gerekir diye düşünüyordum. Neyse, bu fikrin beni uzun zamandır etkisi altına almasına aslında biraz da ben müsaade ettim. Çünkü gerçekten içine daldığınızda leb-i derya. Bende bu büyülü dünyaya kendimi kaptırıyordum ki bir süre sonra bu kadar yoğun şekilde bullet journal ile uğraşamayacağımı anladım. Kendimi biliyorum ve neyi ne kadar yapmayı istesem de o istediğimden ne kadar süre sonra sıkılacağımı ve vazgeçeceğimi de tahmin edebiliyorum.
Çok istedim ama. Gerçekten. Şöyle el emeği göz nuru bir bullet journal defterim olsun. Sanatsal yönüyle pek ilgilenmedim – bu benim işim de tarzım da değil. Ben sadece her şeyi bir arada tutan, mümkünse dijital olmayan, tek bir defter konseptini sevdiğimi fark ettim. Listelerim, notlarım, fikirlerim, yazı taslaklarım, planlarım yani bana dair yazılı olan hemen hemen her şey.
İsteklerim çok ama hevesim yok
Bu durumda doğrudan işin kurallarına uymayı bıraktım. Kendi kurallarımı kendim oluşturmalı, kendi zevkimi ortaya çıkarmalıydım. Hoş, düşününce bunlar olmayacaksa bu bullet journal olamayacaktı ama en nihayetinde bu benim yolumdu. Dolayısıyla bu iş için hazırlanan muazzam defterleri es geçtim. Hem onlara verecek o kadar param yok, hem de en başta dediğim gibi bullet journal kurallarına uymayı uzun sürdüremeyeceğimi biliyordum. Cetvellerle her haftayı, her günü önce çizeceksin. Sonra yazacağın her maddenin bir anlamı olacak ve her seferinde o anlama göre o madde imlerini kullanacaksın vs. E ben bunları bilgisayarda zaten otomatik ve çok hızlı yapabiliyorum ama bunu istemiyorum. Ben el yazımla yazabildiğim ve kafama göre takılabildiğim, yeri geldiğinde cart diye yırtabileceğim sayfaları olan bir ajanda / defter istiyordum.
Ve aradığım Bullet Journal defterimi buldum.
Bunun için telli kareli bir lise defteri aldım. Evet evet doğru okudunuz. Yukarıda saydığım özellikleri ve içimde ki hevesimi dikkate aldığımda böyle bir defterle bu alışkanlığımı ilerletmenin hem defter hem benim için daha faydalı olacağına karar verdim. Ben bu defterime kimsenin aklına dahi gelmeyecek muazzam bir isim verdim; “günlük defterim” diyorum.
Günlük Defter tutmak için bazı ipuçları:
- Telli defter çünkü; 360 derece açılabilmesi benim için önemliydi.
- Her gün, her yerde yanınızda taşıyın. Bu sebeple A5 boyutunu tercih edebilirsiniz.
- İçine her şeyi yazmaktan veya karalamaktan korkmayın. Çünkü bu defter mahvetmekten korkmayacağınız bir defter olmalı. Düzenli bir defter olmak zorunda değil ama yine de kendi içinde bir düzeni olsun, canım sizde.
- Yeni bir sayfaya başlarken karalama yapacağınız bölümü, rastgele yazacağınız not bölümü vb önceden yine de belirlemeniz düzensiz düzeninizi oluşturmak için fayda sağlayacaktır.
- Ben tercih etmedim ama kendinden bölümlü defterler de var. Bu bölümlü defterlerde işinize yarayabilir.
- Yedekli olmakta fayda var. Yok canım çift defter tutun demiyorum. Yazdıklarınızdan önemli olanları bilgisayarınıza yeniden yazın veya fotoğraflarını çekip telefonunuzda etiketleyin.
- Bir fikir bölümünüz olsun. Bir de liste bölümünüz olsun. Bunların yerleri konusunda olasılıklar sonsuzdur. Ama yine de her sayfada hemen hemen aynı tarafa yazmaya özen gösterirseniz bulmanız kolay olur diye söylüyorum. Mesela sol sayfaların sağ üst köşesi benim fikir köşelerim.
Not tutmak; etkili bir iletişimin tuzu – biberidir.
Birileriyle konuşurken dahi not tutabilirsiniz. Karşınızdakinin kimi söylediklerini not etmeniz, başta yadırgansa da sonrasında sözlerine değer verdiğinizi ve daha sonra bu söyledikleri üzerinde düşüneceğinizi bilmesini sağlıyor. Sizinle daha oturaklı ve sözcüklerine daha dikkat eder şekilde konuşmaya başlıyor. Doğru bir iletişim içinde bu muhteşem bir fırsat oluyor.
Son olarak,
Hadi bu hafta kendinize bir defter edinin. İçine hemen yazmaya başlayın. Benden bahsetmeyi de unutmayın.
İlk yorum yapan siz olun