Karantina günlerinde evde ailecek yapılabilecek en güzel aktivitelerden biri de animasyon film izlemek. Film izlerken bambaşka dünyalara yol almak ve farklı duygulara girmek, aile bağlarında da etkili olabiliyor. 5 yaşında ki kızım ve eşim ile birlikte dün hep beraber birazdan detaylarını vereceğim bu muhteşem animasyon filmini izledik.
Konusu itibariyle çocukla izlenebilecek bir film gibi gelmeyebilir. Ama inanın başta kızımın, eşimin ve benim bugüne kadar en beğendiğimiz animasyon film oldu.
Renkleri gözlerden silen örtülere karşın, gerçeğinden ayırt edilemeyecek denli güzel, nefesleri kesen bir portre… Kelimeleri susturan, anlamları boşaltan, şiirleri noktasız ve kalemleri kırık bırakan silgilere karşın mürekkeple dünyaya unutulmaz izler bırakan sonsuz bir cümle… Ve ezgilerin uzun soluğunu sessizlikle boğan çığlıklara karşın notaların şiirini gökyüzüne salan eşsiz bir şarkı… Tarih öyle gösteriyor ki güneş, ne kadar engellenmeye çalışılırsa çalışılsın yüreğinin tam ortasından gelen bir alevin gücüyle yanıyor ve bu nedenle hiçbir zaman balçıkla sıvanamıyor. Yetenek, içgüdüsel bir çağrının sesine kulak veriyor ve tüm karanlığa rağmen kâh bir resimde, kâh bir edebiyatta, kâh bir ezgide er ya da geç kendini görünür kılıyor. İşte böyle bir çağrının peşine düşüp uzun bir tarih yolculuğunda kendi geleceğinin parlayan yıldızını arıyor Miguel, büyük büyükannesi Coco’nun gizemli hikâyesinde.
Yönetmenliğini Lee Unkrich ve Adrian Molina’nın üstlendiği 2017 yapımlı film, müzikal animasyon türünde son zamanların en başarılı örneklerinden. Zengin görsel içeriği, eğlenceli müziklerle desteklenince ortaya çıkan eser, masalsı bir kurgunun hemen her sanatsal alana nasıl hitap edebileceğini de böylece gösteriyor. Nitekim Coco’nun merkezinde de sanat ve olmazsa olmazı yetenek yer alıyor. Peki, Miguel’in, tarihte yaptığı bu uzun soluklu yolculuk bize ne anlatmak istiyor?
Ölüler diyarına büyülü bir yolculuk
Meksika’nın Santa Cecilia topraklarına gideriz ilk olarak. Usta bir gitarist olan Héctor, kariyerinde başarılı adımlar attıktan sonra karısı Imelda Rivera ve küçük kızı Coco’yu bir gün müzik uğruna terk eder ve ayrılış, geride kalanların hayatından müziği de tamamıyla çıkarır. Ancak müziğin sesi, ailenin tarihinde bir defa yankılandıktan sonra bu çağrıyı durdurmak mümkün olmaz. Yıllar sonra ailenin en küçük üyesi, henüz on iki yaşındaki Miguel, büyükannesinin tüm yasaklamalarına rağmen müziğe duyduğu ilgi ve içindeki yeteneğin teşvikiyle gizliden gizliye gitar çalmayı öğrenir. Ne var ki bir gün suçüstü yakalanacağı sırada paniğe kapılıp yanlışlıkla büyük büyükannesi Coco’nun, anne ve babasından geriye kalan tek fotoğraf çerçevesini düşürüp kırar ve fotoğrafta dikkatini çeken ayrıntıyla beraber Miguel’in ölüler diyarına doğru büyülü yolculuğu başlar.
Filmin devamıyla ilgili bilgileri Rabia Elif Özcan çok güzel kaleme almış. Onun yazısından devam edebilirsiniz.
Güncelleme: Bu arada bir iyi haber vereyim. Filmin ikincisi 2021-2022 gibi yayınlanacakmış.
Bir yorum