Bugün de sabah oldu ve açılırken kamaşan gözlerim yeniden kapanmak ve uykuya dalmak için direndi. Kendi kendime on dakika belki bilemedin bir beş dakika daha uyuyabileceiğimi fısıldadı. Kendimi birşey kaybetmeyeceğime dair inandırmam zor olmadı ve bu yüzden yeniden uyuyakaldım ve bir süre sonra yeniden uyandım. Ama şu var ki bu fazladan on dakika uyumak beni tatmin etmemişti, daha fazla olmalıydı.
Nasıl, çok tanıdık değil mi bu cümlelerde yazanlar?
Her sabah yaşadığım bu savaşı umuyorum ki başkaları da yaşıyor. Kafamda ve masamda halletmem gereken bir sürü konu olduğu halde beynim bana sakin olmama ve olması gereken elbet olacağına, biraz daha bekleyebileceğime, kısa bir molayı hakettiğime benzeyen düşünceler söylüyordu. Fakat insan en çok uyurken; hele ki sabah uykusundayken zamanın nasıl geçtiğini farkedemiyor.
Ben kabul etsem de etmesem de zaman geçiyor. İnsanların, zamanın çok hızlı uçtuğunu ve işleri halletmek için yeterli zamanları olmadığını söylediklerini çok duydum. ‘Zaman uçar’ terimi, hoş olmayan duygular uyandırdığı için olumsuz bir çağrışıma sahip geldi bana çoğu zaman.
Bu söz üzerine bir süre düşündüm. Belki de ‘zaman uçar’ iyi bir şey olabilir. Farklı bir perspektiften bakarsam, ne kadar emek ve zaman harcarsam harcayayım, hedeflerime daha hızlı ulaşma yolundayım demektir. Her durumda, bu benim avantajıma değil midir?
Sabahları 1 saat yürüyüş yapıyorum. Bu ne kadar zor? Görünüşte hiç de değil, ama sen ve ben bunun zorluk seviyesiyle ilgili olmadığını biliyoruz, bu bir irade gücü. Sabah 5 olmadan yataktan çıkmak kimi sabahlar nasıl zor biliyor musun? Gün içinde kimi zaman kanepede oturmayı tercih ederim. 15 dakika dolduğunda, pek tatmin olmam. Ayağa kalkıp kıçımı kıpırdatırım, çünkü zaman hızla geçiyor ve beynimde ‘yapmalı’ ve ‘yapmamalı’ ile hiç bitmeyen bir tartışmaya giriyorum. Tüm bunların arasında zaman uçuyor ve ben hiçbir şey başaramıyorum.
Zaman uçar.
Fazladan birkaç dakika için kendimi şımartma dürtüsünü görmezden gelirsem, hayatımın nasıl görüneceğini hiç düşündüm mü? Ya da beynimin gevezeliğine katılmaz ve gerçekten yapmam gerekeni yapmaya devam edersem ne olur?
Yapsam da yapmasam da zaman uçmaya devam ediyor. Zaten hızlı hareket ettiği için, korktuğum iş her ne ise bir anda bitecek. Haftanın, bir ayın veya bir yılın sonuna düşündüğümden daha erken ulaşacağım, her yıl bu böyle olmuyor mu zaten. Vay be bu yıl da ne hızlı geçti ama benim yapacağım bir sürü şey vardı demiyor muyuz her yılın sonunda. Umarım, sonunda kendimi daha erken başlamış olmayı dileyerek bulmak zorunda kalmam.
Benim için neyin önemli olduğunu, hayatıma özel bir anlam kazandıracak ya da elimdekileri en iyi şekilde kullanmamı sağlayacak şeyin ne olduğunu düşünürüm. Günlük / blog yazma pratiği geliştirebilirsem, 12 ay sonra kendimde nelerin değişebileceğini hayal ettim.
İşe yarayacağından hiç şüphem yok – yani hayalimde ki bu hedefime ne kadar uzakta olduğumu düşünmeyi bırakırsam, nasıl yapacağım hakkında endişelenmeyi bırakırsam ve sadece şu lanet şeyi yaparsam. Bu bir yıl göz açıp kapayıncaya kadar geçecekti, bunu biliyorum, çünkü “Zaman uçar”
Daha fazla güce ihtiyacım yok
Biliyordum, yapamayacağımı veya çok zor olduğunu düşünüyordum. Ama inan bana, yapıyorsun. Sadece beynimi kapatmam, ileriye doğru bir adım atmam ve o yolda ilerlemem gerekiyordu. Ayağa kalkıp ivme kazandığımda, beynim kanepedeyken nasıl hissettiğini unutuyor. Sadece kıçımı kaldırmam veya kanepeden uzak durmam gerekiyor ve sonra bir adım diğerine yol açıyor.
Her şey küçük küçük başlar. Küçük bir adım, küçük bir eylem, küçük bir karar. Kalkmak ve onu yapmak için, gitmek için ne gerekiyorsa. Daha fazla isteğin, gücün gerektiğini düşünme bile. Hayır. Sadece küçük bir başlangıç gerek.
Bu bir zihinsel savaş. Hareket beni uyandırmıyorsa, tahmin edin ne var? Durgunluk. Biliyorum çünkü yıllardır ben bunu yaşıyordum. Kendimi sürekli istediğimin tersi yönde yürürken buluyordum. Kendime kalkıp gitmem gerektiğini söylüyordum. Bunun yerine, bedenimin ve beynimin beni yapmam gerekeni yapmaktan alıkoymasına izin verdim ve diğer yolda yürüdüm.
Her şey şu anda. Elbette büyük hayallerim var ama bu belirsiz bir gelecekte. Sahip olduğum şey şimdi, elimdeki zaman. Elimde ki bu zamandan faydalanıyor muyum yoksa bir hafta, bir ay veya bir yıl daha mı bekleyeyim?
Sadece yap
Belki de yeterince iyi olmadığım, yeterince yetenekli olmadığım veya yeterince gücümün olmadığı hissine kapıldım. Gerçek şu ki, nerede olursam olayım yeterince iyiyim. Beni oraya götürecek olan yetenek değil. Bu ivme, tutku, kararlılık. Yetenek olmadığında kararlılık işi devralmakta.
Çoğumuz tam olarak ne istediğimizi biliyoruz ama korku bizi engelliyor. Ne korkusu? Bilmeme korkusu, çalışma korkusu, başarısızlık korkusu. Korku, içimizde yapabileceğimizi bildiğimiz bir şeyi yapmaktan bizi alıkoyuyor.
Derinlere dalıp sonra her şeyi çözmeye çalışmak istemiyorum. Muhtemelen boğulacağım. Kendime soruyorum, şu anda neyi başarabilirim? Ne kadar üstlenebilirim? Küçük kazançlarımı kutlamak istiyorum çünkü her küçük kazanç zamanla birikiyor.
Harika olan şey, zamanı saymak zorunda bile değilim. Zaman ilerlemeye devam ediyor, ben de öyle. Durmazsan sen de öyle. Durmazsanız ve pes etmezseniz.
Evet, ne düşünüyorsun?
Bugün güzel bir gün. Ne yapmak istiyorsun?
İlk yorum yapan siz olun